TRANSPORTATION

169. Airplane

airplane

uçak

[uʧak]

air ticket

uçak bileti

[uʧak bilæti]

airline

hava yolları şirketi

[hava jolları ʃirkæti]

airport

havaalanı

[hava:lanı]

supersonic (adj)

sesüstü

[sæsysty]

captain

kaptan pilot

[kaptan pilot]

crew

ekip

[ækip]

pilot

pilot

[pilot]

flight attendant

hostes

[hostæs]

navigator

seyrüseferci

[sæjrysæfærʤi]

wings

kanatlar

[kanatlar]

tail

kuyruk

[kujruk]

cockpit

kabin

[kabin]

engine

motor

[motor]

undercarriage

iniş takımı

[iniʃ takımı]

turbine

türbin

[tyrbin]

propeller

pervane

[pærvanæ]

black box

kara kutu

[kara kutu]

control column

kumanda kolu

[kumanda kolu]

fuel

yakıt

[jakıt]

safety card

güvenlik kartı

[gyvænlik kartı]

oxygen mask

oksijen maskesi

[oksiʒæn maskæsi]

uniform

üniforma

[juniforma]

life vest

can yeleği

[ʤan jælæi]

parachute

paraşüt

[paraʃyt]

takeoff

kalkış

[kalkıʃ]

to take off (vi)

kalkmak

[kalkmak]

runway

kalkış pisti

[kalkıʃ pisti]

visibility

görüş

[gøryʃ]

flight (act of flying)

uçuş

[uʧuʃ]

altitude

yükseklik

[juksæklik]

air pocket

hava boşluğu

[hava boʃlu:]

seat

yer

[jær]

headphones

kulaklık

[kulaklık]

folding tray

katlanır tepsi

[katlanır tæpsi]

airplane window

pencere

[pænʤæræ]

aisle

koridor

[koridor]

170. Train

train

tren

[træn]

suburban train

elektrikli tren

[ælæktrikli træn]

express train

hızlı tren

[hızlı træn]

diesel locomotive

dizel lokomotifi

[dizæʎ lokomotifi]

steam engine

lokomotif

[lokomotif]

passenger car

vagon

[vagon]

dining car

vagon restoran

[vagon ræstoran]

rails

ray

[raj]

railroad

demir yolu

[dæmir jolu]

railway tie

travers

[traværs]

platform (railway ~)

peron

[pæron]

track (~ 1, 2, etc.)

yol

[jol]

semaphore

semafor

[sæmafor]

station

istasyon

[istasʲon]

engineer

makinist

[makinist]

porter (of luggage)

hamal

[hamal]

train steward

kondüktör

[kondyktør]

passenger

yolcu

[jolʤu]

conductor

kondüktör

[kondyktør]

corridor (in train)

koridor

[koridor]

emergency break

imdat freni

[imdat fræni]

compartment

kompartıman

[kompartıman]

berth

yatak

[jatak]

upper berth

üst yatak

[just jatak]

lower berth

alt yatak

[alt jatak]

bed linen

yatak takımı

[jatak takımı]

ticket

bilet

[bilæt]

schedule

tarife

[tarifæ]

information display

sefer tarifesi

[sæfær tarifæsi]

to leave, to depart

kalkmak

[kalkmak]

departure (of train)

kalkış

[kalkıʃ]

to arrive (ab. train)

varmak

[varmak]

arrival

varış

[varıʃ]

to arrive by train

trenle gelmek

[trænlæ gæʎmæk]

to get on the train

trene binmek

[trænæ binmæk]

to get off the train

trenden inmek

[trændæn inmæk]

steam engine

lokomotif

[lokomotif]

stoker, fireman

ocakçı

[oʤakʧı]

firebox

ocak

[oʤak]

coal

kömür

[kømyr]

171. Ship

ship

gemi

[gæmi]

vessel

tekne

[tæknæ]

steamship

vapur

[vapur]

riverboat

dizel motorlu gemi

[dizæʎ motorlu gæmi]

ocean liner

büyük gemi

[byjuk gæmi]

cruiser

kruvazör

[kruvazør]

yacht

yat

[jat]

tugboat

römorkör

[rømorkør]

barge

yük dubası

[juk dubası]

ferry

feribot

[færibot]

sailing ship

yelkenli gemi

[jælkænli gæmi]

brigantine

gulet

[gulæt]

ice breaker

buzkıran

[buzkıran]

submarine

denizaltı

[dænizaltı]

boat (flat-bottomed ~)

kayık

[kajık]

dinghy

filika

[filika]

lifeboat

cankurtaran filikası

[ʤaŋkurtaran filikası]

motorboat

sürat teknesi

[syrat tæknæsi]

captain

kaptan

[kaptan]

seaman

tayfa

[tajfa]

sailor

denizci

[dænizʤi]

crew

mürettebat

[myrættæbat]

boatswain

lostromo

[lostromo]

ship's boy

miço

[miʧo]

cook

gemi aşçısı

[gæmi aʃʧısı]

ship's doctor

gemi doktoru

[gæmi doktoru]

deck

güverte

[gyværtæ]

mast

direk

[diræk]

sail

yelken

[jæʎkæn]

hold

ambar

[ambar]

bow (prow)

geminin baş tarafı

[gæminin baʃ tarafı]

stern

kıç

[kıʧ]

oar

kürek

[kyræk]

screw propeller

pervane

[pærvanæ]

cabin

kamara

[kamara]

wardroom

subay yemek salonu

[subaj jæmæk salonu]

engine room

makine dairesi

[makinæ dairæsi]

bridge

kaptan köprüsü

[kaptan køprysy]

radio room

telsiz odası

[tælsiz odası]

wave (radio)

dalga

[dalga]

logbook

gemi jurnali

[gæmi ʒurnalı]

spyglass

tek dürbün

[tæk dyrbyn]

bell

çan

[ʧan]

flag

bayrak

[bajrak]

rope (mooring ~)

halat

[halat]

knot (bowline, etc.)

düğüm

[dyjum]

deckrail

vardavela

[vardavæla]

gangway

iskele

[iskælæ]

anchor

çapa, demir

[ʧapa], [dæmir]

to weigh anchor

demir almak

[dæmir almak]

to drop anchor

demir atmak

[dæmir atmak]

anchor chain

çapa zinciri

[ʧapa zinʤiri]

port (harbor)

liman

[liman]

berth, wharf

iskele, rıhtım

[iskælæ], [rihtim]

to berth (moor)

yanaşmak

[janaʃmak]

to cast off

iskeleden ayrılmak

[iskælædæn ajrılmak]

trip, voyage

seyahat

[sæjahat]

cruise (sea trip)

gemi turu

[gæmi turu]

course (route)

seyir

[sæjır]

route (itinerary)

rota

[rota]

fairway

seyir koridoru

[sæjır koridoru]

shallows (shoal)

sığlık

[sı:lık]

to run aground

karaya oturmak

[karaja oturmak]

storm

fırtına

[fırtına]

signal

sinyal

[siɲjaʎ]

to sink (vi)

batmak

[batmak]

SOS

SOS

[æs o æs]

ring buoy

can simidi

[ʤan simidi]

172. Airport

airport

havaalanı

[hava:lanı]

airplane

uçak

[uʧak]

airline

hava yolları şirketi

[hava jolları ʃirkæti]

air-traffic controller

hava trafik kontrolörü

[hava trafik kontroløry]

departure

kalkış

[kalkıʃ]

arrival

varış

[varıʃ]

to arrive (by plane)

varmak

[varmak]

departure time

kalkış saati

[kalkıʃ sa:ti]

arrival time

iniş saati

[iniʃ sa:ti]

to be delayed

gecikmek

[gæʤikmæk]

flight delay

gecikme

[gæʤikmæ]

information board

bilgi panosu

[biʎgi panosu]

information

danışma

[danıʃma]

to announce (vt)

anons etmek

[anons ætmæk]

flight (e.g., next ~)

uçuş, sefer

[uʧuʃ], [sæfær]

customs

gümrük

[gymryk]

customs officer

gümrükçü

[gymrykʧu]

customs declaration

gümrük beyannamesi

[gymryk bæjaŋamæsi]

to fill out the declaration

beyanname doldurmak

[bæjaŋamæ doldurmak]

passport control

pasaport kontrol

[pasaport kontroʎ]

luggage

bagaj

[bagaʒ]

hand luggage

el bagajı

[æʎ bagaʒı]

Lost Luggage Desk

kayıp eşya bürosu

[kajıp æʃja byrosu]

luggage cart

bagaj arabası

[bagaʒ arabası]

landing

iniş

[iniʃ]

landing strip

iniş pisti

[iniʃ pisti]

to land (vi)

inmek

[inmæk]

airstairs

uçak merdiveni

[uʧak mærdivæni]

check-in

check-in

[ʧækin]

check-in desk

kontuar check-in

[kontuar ʧækin]

to check-in (vi)

check-in yapmak

[ʧækin japmak]

boarding pass

biniş kartı

[biniʃ kartı]

departure gate

çıkış kapısı

[ʧıkıʃ kapısı]

transit

transit

[transit]

to wait (vt)

beklemek

[bæklæmæk]

departure lounge

bekleme salonu

[bæklæmæ salonu]

to see off

yolcu etmek

[jolʤu ætmæk]

to say goodbye

vedalaşmak

[vædalaʃmak]

173. Bicycle. Motorcycle

bicycle

bisiklet

[bisiklæt]

scooter

scooter

[skutær]

motorcycle, bike

motosiklet

[motosiklæt]

to go by bicycle

bisikletle gitmek

[bisiklætlæ gitmæk]

handlebars

gidon

[gidon]

pedal

pedal

[pædaʎ]

brakes

fren, frenler

[fræn], [frænlær]

bicycle seat

bisiklet selesi

[bisiklæt sælæsi]

pump

pompa

[pompa]

luggage rack

bisiklet bagajı

[bisiklæt bagaʒi]

front lamp

ön lamba

[øn lamba]

helmet

kask

[kask]

wheel

tekerlek

[tækærlæk]

fender

çamurluk

[ʧamurluk]

rim

jant

[ʒant]

spoke

jant teli

[ʒant tæli]