Baley üçüncü kez bir uzay gemisine biniyordu. Aradan geçen iki yıllık süre Baley'e ilk iki yolculuğu unutturamamıştı. Adam başına neler geleceğini çok iyi biliyordu.
Onu bir kamaraya kapatarak yalnız bırakacaklardı. Kimse onu görmeyecek, kendisiyle ilgilenmeyecekti. Belki kamarasına sadece bir robot gelecekti. Ona sürekli tıbbi ve kimyasal işlemler uygulayacaklar, üzerine antiseptik gazlar ve sıvılar püskürtecekleri. Bu işlemleri başka türlü anlatmak olanaksızdı. Hastalık Uzaycılarda bir saplantı halini almıştı.
Onlar Arzlıları ayaklı bir mikrop yuvası sayıyorlardı. Bu nedenle Baley'i Uzaycılara yaklaşabilecek bir duruma sokmaya çalışacaklardı.
Farklı bazı şeyler de olacaktı doğal olarak. Baley bu kez yolculuktan eskisi kadar korkmayacaktı. Herhalde Kent denilen rahimden çıkmış olmanın yol açtığı kayıp duygusu da onu eskisi kadar sarsmayacaktı. Daha geniş bir çevreye gideceğini bildiği için hazırlıklıydı, Arzlı kendi kendine cesaretle, bu kez uzayı seyretmekte de ısrar edeceğim, dedi. Ama karın kasları yine hafifçe büzüldü. Acaba bu, gökyüzünün gece dışarıda çekilen fotoğraflarından farklı mı?
Bütün dikkatini bu konuya verdi. Sanki Kenti, karısıyla oğlunu geride bıraktığını unutmaya çalışıyordu.
Baley, kabadayıca bir tavır takınmaya çalışarak yer taşıtına binmeye yanaşmadı.
Kapıyla uzay gemisi arasındaki kısa yolu yürüyerek aşmakta ısrar etti. Yanında onu almaya gelmiş olan robot vardı. Yolun üzeri de kapatılmıştı zaten. Baley daha sonra Ben'ı göremeyeceğini anlayarak döndü, sanki Trenton'a gitmek için Ekspres yola biniyormuş gibi bir tavır takınarak, kayıtsızca elini kaldırdı. Bentley ellerini deli gibi salladı. Her elinin iki parmağını kaldırarak V işareti yapıyordu. Pek eski bir zafer simgesiydi bu.
Baley, zafer, diye düşündü. Yararsız bir hareket. Bundan eminim. Adımlarını sıklaştırmamaya çalışarak yürümeye devam etti. Yüzündeki ifadenin de değişmediğini sanıyordu.
Ama yanındaki robot onu durdurdu.
"Hasta mısınız, beyim?" Aurora'lı bir robottu bu. Baley'e de 'efendim' değil, 'beyim' diye hitap etmişti.
Baley boğuk bir sesle, "Bir şeyim yok, delikanlı," dedi.
"Yürü." Gözlerini yere dikti ve gemi önünde bir dev gibi yükselinceye kadar da başını kaldırmadı.
Bir Aurora uzay gemisiydi bu.
Baley bundan emindi. Göğe doğru uzanan gemiyi sıcak ışıklı bir projektör aydınlatıyordu. Gemi Solaria'lılarınkilerden daha büyük, daha zarif ama çok daha güçlüydü.
Baley içeri girdi. Yaptığı karşılaştırma sonucu yine Aurora teknesinin üstün olduğuna karar verdi. Kamarası iki yıl önce kendisine verilenlerden çok daha büyük, daha rahat ve lükstü. Arzlı ne olacağını bildiği için hiç duraklamadan soyundu. Belki onları plazma meşalesiyle yok edeceklerdir.
Arza dönerken elbiselerimi bana geri vermeyecekler, tabii dünyama dönebilirsem. Geçen kez vermediler.
İyice yıkanıp, muayeneden geçirilecekti. Dezenfekte edilecek, iğneler yapılacaktı.
Ancak ondan sonra kendisine elbise vereceklerdi. Baley bu gurur kırıcı işlemleri âdeta memnunlukla karşıladı. Böylece o anda neler olduğunu düşünmekten kurtuluyordu. Geminin başlangıçta iyice hızlandığını pek fark etmedi. Arzdan ayrılarak uzağa açıldıkları anın üzerinde duracak zaman da bulamadı.
Baley tekrar giyindikten sonra aynada üzüntüyle sonucu inceledi. Elbise Arzlının bilmediği bir malzemeden yapılmıştı.
Düzgündü ve ışığı yansıtıyordu. Işık açısının değişmesiyle elbise de başka bir renge bürünüyordu. Pantolonun paçaları ayak bileklerini kavrayacak biçimde yapılmıştı. Ayaklarının biçimini alan yumuşak botların konçları paçalarını örtüyordu.
Gömleğinin uzun kolları bileklerini sıkıca sarıyordu ve ellerinde saydam eldivenler vardı. Gömleğin yakası boynunu iyice gizliyordu. İstediği takdirde buna bağlı kapüşonla başını da örtebilecekti. Baley, onu rahatlığını düşündüklerinden değil, Uzaycılar bakımından tehlikeyi azaltmak için sarıp sarmaladıklarının farkındaydı, Baley kılığına bakarken, bunun beni sıkması gerekirdi, dedi kendi kendine. Sıcak basması ve hoşa gitmeyecek bir biçimde sırsıklam olmam gerekirdi... Hiç terlemediğini farkederek birden rahatladı.
Arzlı detektif hemen bir sonuca vardı. Onu alandan alan ve şimdi yanında bekleyen robota, "Delikanlı," dedi. "Bu elbiselerde ısı kontrolü mü var? : Robot, "Gerçekten öyle, beyim," diye cevap verdi. "Her havada giyilebilecek bir şey bu. Çok da beğeniliyor. Ayrıca çok da pahalı. Aurora'da bu elbiseyi alabilecek sadece birkaç kişi var."
"Öyle mi? Yakub adına!" Baley dikkatle robotu süzdü. Bu oldukça ilkel bir modele benziyordu. Hatta Arzdaki robotlardan pek de farklı değildi. Ama yüzünde Arzdaki modellerde görülmeyen belli belirsiz bir ifade vardı. Ayrıca robot kısıtlı bir biçimde yüz ifadesini değiştirebiliyordu da.
Baley'e, Aurora'da pek az kimsenin alabileceği bir şeyin verilmiş olduğunu açıklarken hafifçe gülümsemişti.
Robotun gövdesi madene benziyordu ama bu görünüşte yine de örülmüş bir malzemeyi andırıyordu. Renkler hoşa gidecek bir uyum sağlıyorlar ve malzeme robot hareket ettiği zaman hafifçe oynuyordu. Kısacası robota dikkatle ve yakından bakıldığı zaman insan biçiminde olmamasına karşın sanki arkasında elbise varmış gibi gözüküyordu.
Baley, "Seni ne diye çağıracağım, delikanlı?" diye sordu.
"Ben Giskard'ım, beyim."
"R. Giskard."
"İsterseniz beni öyle de çağırabilirsiniz."
"Bu gemide kitaplık var mı?"
"Evet, beyim."
"Bana Aurora'yla ilgili kitap filmler bulabilir misin?"
"Ne tür?"
"Tarih, siyasi bilimler, coğrafyayla ilgili. Bana gezegen hakkında bilgi verecek eserler."
"Evet, beyim."
"Bir de gösterici."
"Tabii, beyim." Robot çift kanatlı kapıdan çıktı.
Baley haşin bir tavırla başını salladı. Solarıa'ya gidişinde uzayı aştıkları süreyi yararlı bir şeyler öğrenerek değerlendirmek aklına gelmemişti. Eh, son iki yılda Baley de daha olgunlaşmıştı. Arzlı, robotûn çıktığı kapıyı yokladı, sıkıca kitlenmişti bu. Zaten kapı açılsaydı Baley buna çok şaşacaktı.
Detektif kamarasını araştırdı. Bir duvarda bir hiper dalga ekranı vardı. Arzlı düğmeleri gelişi güzel çevirdi. Odada müthiş bir müzik sesi çınladı. Baley sesi hafifletmeyi başardı ve müziği hoşnutsuz bir tavırla dinledi. Biraz ahenksizdi bu, çıngırak sesini andıran gürültüler duyuluyordu. Orkestradaki çalgılar akortsuz gibiydi. Detektif diğer kontrolleri yoklayarak sonunda görüntüyü değiştirmeyi başardı. Şimdi bir uzay futbolunu seyrediyordu. Yer çekiminin sıfır olduğu belliydi. Top dümdüz havalanıyor, oyuncular zarif tavırlarla âdeta uçuyorlardı. Bu alışılmadık hareketler Baley'nin başının dönmesine neden oldu. Adam öne doğru eğilerek kapatma düğmesini buldu. Bunu çevirdiği sırada arkasındaki kapının açıldığını duydu.
Döndü. R. Giskard'ı beklediği için de biraz şaşırdı. Önce gelenin o robot olmadığını fark etti. Ancak gözünü bir iki kez kırpıştırdıktan sonra karşısındakinin tam anlamıyla bir insanınkine benzeyen biçimini, çıkık ve geniş elmacık kemikli yüzünü, arkaya doğru sıkıca taranmış bronz saçlarını fark etti. Yeni gelenin arkasında fazla dikkat çekmeyen renkte ve biçimde bir elbise vardı.
Baley boğulurcasına, "Daneel..." diyebildi.
R. Daneel Olivavv ciddi bir tavırla hafifçe gülümseyerek yaklaştı. "Ortak Elijah."
Baley, "Daneel," diye haykırarak robotun boynuna atıldı.
Ona sıkıca sarıldı.
"Daneel!"
* * *
Baley, Daneel'i hâlâ bırakmıyordu. Gemide tanıdık bir şey bulunabileceği aklının köşesinden bile geçmemişti. Daneel, geçmişle olan o tek, güçlü bağdı. Arzlı sonsuz bir rahatlık ve sevgiyle robotu kucaklamıştı. Sonra ağır ağır kendisini topladı. Sarıldığı Daneel değil, R. Daneel Olivavv'dı. Robot Daneel Olivavv. Bir robota sarılmıştı o. Robotsa Arzlıyı hafifçe tutuyor, onun kendisine sarılmasına izin veriyordu.
Bu hareketin bu insana zevk verdiğini biliyordu. Ve beyninin pozitronik potansiyeli bu kucaklaşmayı engellemesini imkânsızlaştırdığı için bu duruma katlanıyordu. Bir insanı hayal kırıklığına uğratmak, onu utandırmak istemiyordu.
Çünkü aşılması imkânsız Birinci Robotik Kuralı, "Bir robot bir insana zarar veremez," diyordu. Ve Baley'nin bu dostça hareketini engellemek ona zarar vermek olacaktı.
Baley, utandığını belli etmemek için kollarını ağır ağır çekti. Hatta Daneel'i bırakmanın utanılmayacak bir şey olmadığını belirtmek için robotun iki kolunu da hafifçe sıktı.
"Seni içinde iki matematikçinin bulunduğu uzay gemisini Arza getirdiğinden beri görmedim, Daneel. O olayı hatırlıyor musun?"
"Hatırlamaz olur muyum, Ortak Elijah? Seni görmek büyük bir zevk."
Baley kayıtsızca, "Demek bazı hisler duyuyorsun?" dedi.
"Duyduklarımı insanca duygularla oranlamam imkânsız, Ortak Elijah. Ama seni görmenin bazı şeylere yol açtığını söyleyebilirim. Kafamdaki düşünce dizileri birbirlerini daha kolaylıkla izliyorlar. Vücudumu etkileyen yerçekimi duyularımı o kadar ısrarla hırpalamıyor. Ve farkedebildiğim başka değişiklikler de var. Duyduklarım sen bir şeyden zevk aldığın zaman hissettiklerine aşağı yukarı eşit sanırım."
Baley başını salladı. "Beni gördüğün zamanki durumunu, görmediğin zamankine yeğlediğin anlaşılıyor, aziz ortak. Bu nedenle duydukların da benim için yeterli. Bilmem ne demek istediğimi anlıyor musun? Ama neden buradasın?"
"R Giskard senin..." Daneel birdenbire durakladı.
Baley alayla sordu. "Temizlendiğimi mi söyledi?"
R. Daneel, "Dezenfekte edildiğini söyledi," dedi. "O zaman yanına gelebileceğimi anladım."
"Sen de mi mikrop kapmaktan korkuyorsun yoksa!"
"Korkmuyorum, Ortak Elijah. Ama gemideki diğer kimseler böyle bir görüşmeden sonra yanlarına gitmemi istemeyebilirlerdi. Aurora'lılar mikrop kapma konusunda çok titizler. Bazen bu bakımdan mantıklı bir olasılık hesabını bile hiçe sayıyorlar."
"Anlıyorum. Ama ben sana şu anda neden kamarada olduğunu sormadım. Neden bu gemidesin?"
"Ben Dr. Fastolfe'un yanında çalışıyorum. O bana seni alması için gönderilen bu gemiye binmemi emretti. Bunun birkaç nedeni vardı. Dr. Fastolfe bu görevin senin için zor olduğunu biliyordu. Tanıdık bir şeyle karşılaşmanın sana iyi geleceğini düşündü."
"Dr. Fastolfe incelik göstermiş. Ona teşekkür etmeliyim."
R. Daneel ciddi bir tavırla eğildi. "Dr. Fastolfe ayrıca bu karşılaşmanın bende..."
Robot bir an durakladı. "...uygun duygular uyandıracağından da emindi."
"Yani bunun sana zevk vereceğinden, Daneel..."
"Bu terimi kullanmana izin olduğuna göre... evet, öyle.
Üçüncü nedene gelince, bu hepsinden de önemliydi..."
Kapı açılarak R. Giskard içeri girdi. Baley, ona doğru döndü ve ani bir hoşnutsuzluk duydu. R. Giskard'ın bir robot olduğu ilk bakışta anlaşılıyordu. Ve nedense onun varlığı Daneel'in robotluğunu da vurguluyordu. Baley tekrar, R. Daneel diye düşündü. Daneel, Giskard'dan çok üstündü o da başka. Baley Daneel'in robotluğunun belirginleşmesini istemiyordu. Daneel'i biraz tutuk konuşan bir insan gibi görüyor, ona başka gözle bakmayı başaramaması yüzünden kendini horgörmeyi istemiyordu.
Arzlı sabırsızca, "Ne var, delikanlı?" diye sordu.
R. Giskard, "İstediğiniz kitap filmleri ve göstericiyi getirdim, beyim," dedi.
"İyi, onları bir yere bırakıver. Bırakıver. Burada kalmana gerek yok. Daneel nasıl olsa yanımda."
"Peki, beyim." R. Giskard, hafifçe ışık saçan gözleriyle bir an Dannel'e baktı. Sanki üstün bir yaratığın emir vermesini bekliyordu.
Daneel'in gözleri Giskard'ınkiler gibi ışıklı değildi.
R. Daneel usulca, "Dışarıda, kapının önünde beklemen uygun olur, dostum Giskard," dedi.
R. Giskard mırıldandı. "Ben de öyle yapacağım, dostum Daneel." Kamaradan çıktı.
Baley hoşnutsuzca, "Kapının önünde beklemesi şart mı?" diye sordu. "Ben hapis miyim?"
R. Daneel, "Bir bakıma," dedi. "Yani yolculuk sırasında gemidekilerin arasına katılmana izin verilmeyecek. Gerçekten hapis olduğunu söylemek zorunda kaldığım için üzgünüm. Ama Giskard'ın burada bulunmasının sebebi bu değil... Aklıma gelmişken, şunu da söylemeliyim: Giskard'ı ya da başka bir robotu 'delikanlı' diye çağırmasan daha iyi edersin."
Baley'nin kaşları çatıldı. "Böyle çağrıldığı için kızıyor mu?"
"Giskard, bir insanın hiçbir hareketine kızmaz. Sadece Aurora gezegeninde robotları 'delikanlı,' diye çağırmak âdet değildir. Önemli olmayan alışkanlıkların yüzünden nereli olduğunu belirterek istememene karşın Aurora'lılarla takışman akıllıca bir şey olmaz."
"O halde robotu nasıl çağıracağım."
"Beni nasıl çağırıyorsan öyle. Kabul edilen, tanıtıcı bir adla. Sonuçta bu konuştuğun insanın kim olduğunu belirten bir sesten başka bir şey değil. Bir sesi bir diğerine neden tercih edesin? Geleneklere uymalısın. Ayrıca Aurora'da addan önce R. harfini kullanmak da âdet değildir. Tabii resmi bir durumda bir robotun bütün adını söylemek gerekebilir. Son zamanlarda böyle bir durumda bile R harfi pek kullanılmıyor."
"O halde... Daneel..." Baley birdenbire 'R. Daneel,' demek istedi ama kendisini zor tuttu. "...insanlarla robotları birbirlerinden nasıl ayırd ediyorsun?"
"Bu fark genellikle ilk bakışta belli oluyor, Ortak Elijah. Bunu gereksiz yere vurgulamak da yersiz. Hiç olmazsa Aurora'lılar böyle düşünüyorlar. Giskard'dan Aurora'yla ilgili filmler istemişsin. Ben bundan gezegen konusunda bilgi edinmek istediğin sonucunu çıkardım. Bunun üzerine aldığın görev bakımından yararlı olacağını düşünüyorsun sanırım."
"Evet, bana yükleniveren görev bakımından yararlı olabilir. Ama ya insanla robot arasındaki fark ilk bakışta belli olmuyorsa, Daneel? Örneğin sen..."
"O zaman bu farkı belirtmeye ne gerek var? Bu şartsa o zaman durum değişir tabii."
Baley derin bir nefes aldı. Kendi kendine, Aurora'lıların sanki robot diye bir şey yokmuş gibi davrandıkları anlaşılıyor, dedi. Buna alışmak çok zor olacak. Sonra Daneel'e baktı. "Giskard'ı kapıya burada hapis olduğum için dikmedilerse, niçin dışarıda bekliyor?"
"Bunu Dr. Fastolfe emretti, Ortak Elijah. Giskard seni koruyacak."
"Koruyacak mı? Neye karşı? Ya da kime?"
"Dr. Fastolfe bu noktayı açıklamadı, Ortak Elijah. Ama Jander Paneli yüzünden heyecan son noktasına eriştiği için..."
"Jander Paneli mi?"
"Çalışması sona erdirilen o robot."
"Yani öldürülen robot."
"Öldürülme kelimesi genellikle insanlar için kullanılır, Ortak Elijah."
"Aurora'da insanlarla robotlar arasındaki farkların üzerinde durulmamaya çalışılıyor. Öyle değil mi?"
"Öyle! Ama bu olayda arada fark olup olmadığı üzerinde hiç durulmadı. Bu konudaki kuralları da bilmiyorum."
Baley, "Bir süre Aurora'da yaşayacağım," diye hatırlattı.
"Onun için bir robotla aramda farklar olduğuna boş yere dikkati çekmeyeceğim. Şu anda ikimiz de yaşıyoruz. Buna inanmanı istiyorum."
"İnanacağım, Ortak Elijah."
"Ama bir robotun yaşamının bir şiddet hareketiyle, özellikle sona erdirilmesi bir cinayet sayılır mı? Suç bir insanı öldürmekle aynıysa, cezanın da aynı olması gerekir. Ama bu doğru olur mu? Bir insanı öldürmenin cezası idamdır. O zaman bir robotu parçalayan bir insanı da idam etmemiz mi gerekir?"
"Bir katil Psişik Sondayla cezalandırılır. Ortak Elijah. Sonra onun için yeni bir kişilik yaratılır. Cinayeti işleyen kafanın kişisel yapısıdır, vücuttaki canlılık değil."
"Bir robotun çalışmasını sona erdirenlere Aurora'da ne ceza verilir?"
"Bunu bilmiyorum. Ortak Elijah. Bildiğim kadarıyla Aurora'da şimdiye kadar böyle bir şey hiç olmadı."
Baley mırıldandı. "Bunun cezasının Psişik Sonda olduğunu pek sanmıyorum."
Daneel, "Zaten bu olay bir cinayet sayılmaz," diye devam etti. "Cinayet bir insanın öldürülmesiyle ilgilidir. Örneğin kimse öldürülen bir hayvanın cinayete kurban gittiğini iddia etmez."
Baley, "Doğru," dedi. "Her neyse Daneel. Ben yine o robot için 'öldürüldü' diyeceğim. Jander Paneli öldürüldü."
"Neden böyle yaptığını anlayamıyorum. Ortak Eiijah."
"Çünkü insanlar çoğu zaman mantıksız davranırlar, Daneel. Bu hayranlık duyulacak bir özellik de değildir."
Baley, koltuğuna iyice yerleşerek göstericinin düğmeleriyle oynadı. Daneel'le yaptığı bu konuşma yararlı olmuş, uzayda olduğunu, geminin hızla ilerlediğini unutmuştu. Gemi kısa bir süre sonra hiper uzayda Sıçrama yapacak ve Baley de Arzdan birkaç milyon kilometre uzaklaşmış olacaktı. Sıçramadan kısa süre sonra da Arz birkaç ışık yılı geride kalacaktı.
Daha da önemlisi bu konuşmadan çıkarılacak bazı kesin sonuçlardı. Daneel, Aurora'lıların insanlarla robotlar arasında bir fark gözetmediklerini iddia etmişti ama aslında bu doğru değildi. Aurora'lılar makine adamların adlarının önündeki R. harfini kullanmıyor, robotları 'delikanlı' diye çağırmıyor ve böylece erdemli insanlar gibi davrandıklarını düşünüyorlardı.
Ama robotun da bir insan gibi bir cinayete kurban gittiği iddiasına Daneel'in şiddetle karşı koymasından bütün bu değişikliklerin yüzeyde kaldığı anlaşılıyordu. Aslında Aurora'lılar da Arzlılar gibi robotların insanlardan çok aşağı bir takım makineler olduklarına inanıyorlardı.
Baley, gerçekten güç bu görevi yerine getirmeye çalışırken hiç olmazsa Aurora toplumunun belirli bir yanlış fikri onu engelleyemeyecekti.
Baley, doğru sonuca varıp varmadığımı anlamak için Giskard'la da konuşsam mı, diye düşündü. Sonra fazla duraklamadan bunu yapmamaya karar verdi.
Giskard'ın ince bir tarafı olmayan, basit kafasının bir yararı olmayacaktı. Herhalde robot durmadan, "Evet, beyim, hayır, beyim," diyecekti. Bir plağı sorguya çekmekten farksız olacaktı bu.
Baley, Daneel'le konuşmasını sürdürmeye karar verdi. Hiç olmazsa ondan oldukça ince sayılacak cevaplar alaibliyordu.
Baley, "Daneel," dedi. "Şu Jander Paneli olayını inceleyelim. Anladığım kadarıyla Aurora tarihinde ilk kez bir robot oldürülüyor. Bu işi yapan insanın yani katilin kim olduğu da bilinmiyor."
Daneel, "Sorumlunun bir insan olduğunu varsayıyorsak..." cevap verdi. "Evet onun kim olduğu bilinmiyor. Bu bakımdan haklısın, Ortak Elijah."
"Peki, cinayet nedeni? Jander Paneel niçin öldürüldü?"
"Bu da bilinmiyor."
"Ama Jander Paneli insana benzeyen bir robottu. Senin gibi yani. Örneğin, R. Gis... yani Giskard gibi bir makine değildi."
"Öyle, Jander benim gibi insana benzeyen bir robottu."
"Belki de öldürülmek istenen bir robot değildi."
"Anlayamadım, Ortak Elijah."
Baley biraz da sabırsızca, "Belki de katil "Jander'i insan sandı," dedi. "Yani öldürmek istediği bir robot değil, bir insandı."
Daneel ağır ağır başını salladı. "Benim gibi robotlar insanlara gerçekten çok benzerler, Ortak Elijah. Saçlarımızdan gözeneklerimize kadar insanlardan farkımız yoktur. Seslerimiz normaldir, yemek yemek gibi şeyler de yapabiliriz. Yine de davranışlarımızda gözle görülür bazı farklar vardır. Zamanla ve teknik daha ilerledikçe belki bu farklar ortadan kalkacak. Şimdiki halde pek çok fark olduğunu söylemeliyim. İnsan biçimi robotlara alışık olmayan sen ve diğer Arzlılar bu farkları kolaylıkla göremezsiniz. Ama Aurora'lılar hemen farkeder. Hiçbir Aurora'lı Jander'ın ya da benim gerçek bir insan olduğumuzu sanmaz."
"Bir Aurora'lıdan başka bir Uzaycı böyle bir hata yapamaz mı?"
Daneel durakladı. "Sanmıyorum. Tabii kişisel gözlemlerime ya da bellek bankamdaki bilgiye dayanarak konuşmuyorum. Yine de programlanmış bir robotum ve bütün Uzaycıların robotları Aurora'lılar kadar tanıdıklarını biliyorum. Hatta Solaria gibi bazı gezegenler bu konuda Aurora'dan daha da ileriler. İşte bu nedenle bir Uzaycının bir insanla bir robot arasındaki farzı görmemesinin imkânsız olduğunu söylüyorum."
"Diğer Uzaycı dünyalarında da insana benzeyen robotlar var mı?"
"Hayır, Ortak Elijah. Bu tür robotlar şimdilik yalnızca Aurora'da yapılıyor."
"O halde diğer Uzaycıların insana benzeyen robotlar konusunda fazla tecrübeleri yok. Aradaki farkı göremez ve onların insan olduklarını sanabilirler."
"Hiç sanmıyorum. İnsana benzeyen robotların bile kendilerine göre bazı kesin davranışları vardır. Robotça davranışları. Her Uzaycı bunu farkeder."
"Ama diğerleri kadar zeki, tecrübeli ve olgun olmayan Uzaycılar da olmalı. Uzaycı çocukları da unutmayalım. Onlar da bu farkı göremezler. "
"Ortak Elijah robotu aptal, tecrübesiz ya da olgun olmayan birinin öldürmediği kesin. Çok kesin."
"Eh, böylece şüpheliler listesini kısaltıyoruz, bu da iyi bir şey. Uzaycıların farkı görmemelerinin imkânsız olduğunu söylüyorsun. Ya bir Arzlıya ne dersin? Belki de..."
"Ortak Elijah, Aurora'ya eriştiğinde gezegene ayak basan ilk Arzlı sen olacaksın. Yani ilk yerleşme çağından sonraki ilk Arzlı. Şimdi hayatta olan Aurora'lıların hepsi de bu gezegende dünyaya geldiler. İçlerinden bazılarıysa diğer Uzaycı dünyalarında."
Baley, "İlk Arzlı..." diye mırıldandı. "Benim için büyük bir şeref bu. Ama belki de Aurora'da yine de bir Arzlı olabilir. Aurora'lılar bunun farkında değillerdir."
Daneel güvenle, "Olamaz," dedi.
"Belki bilgilerin tam değil, Daneel."
Robot aynı tavırla tekrarladı. "Olamaz."
Baley omzunu silkti. "O halde gerçekten o robotu öldürmek istiyorlardı. Başka birini değil."
"Daha başlangıçtan bu sonuca varıldı."
Baley, "Başlangıçta buna karar veren Aurora'lıların bilgileri tamdı," dedi. "Ben olanları şimdi, ilk kez öğreniyorum."
"Ortak Elijah, o sözleri seni aşağılamak için söylemedim."
"Teşekkür ederim, Daneel. Beni aşağı görüyormuşsun gibi konuşmadığını biliyorum. Biraz önce cinayeti aptal, tecrübesiz ve genç birinin işlemediğini, bunun kesin olduğunu söyledin. Şimdi bu sözünü inceleyelim." Baley, uzun yolu seçmiş olduğunun farkındaydı. Ama başka çaresi de yoktu. Aurora'lıların geleneklerini de, düşünce tarzlarını da bilmiyordu. Bu yüzden tahminlerde bulunması, kestirmeden gitmeye kalkışması doğru olmayacaktı. "Belki Jander'in kafası ezildi ya da göğsü parçalandı. Bu nedenle çocukların, kadınların ve birçok olgun erkeğin katil olmadığını düşünebiliriz. İri yarı ve güçlü olmayan bir insan bu işi başaramazdı."
Baley Demachek'in Arzdaki konuşmaları sırasında söylediklerinden robotun bu biçimde 'öldürülmemiş' olduğunu biliyordu. Ama Demachek'e yanlış bilgi verilip verilmediğini nasıl bilebilirdi?
Daneel, "Böyle bir şeyi hiçbir insan yapamaz," diye açıkladı.
"Neden?"
"Ortak Elijah, robot iskeletinin maden olduğunu herhalde biliyorsun. Bunun insan kemiğinden çok daha sağlam olduğunu da. Hareketlerimiz daha güçlü, hızlı ve daha etkili bir biçimde kontrol ediliyor. Üçüncü Robotik Kuralı, 'Bir robot kendi varlığını korumalıdır,' diye emrediyor. Bir robot bir insanın saldırısına kolaylıkla karşı koyabilir. Ayrıca bir robotu gafil avlamak da hemen hemen imkânsızdır. Biz insanların her zaman farkındayız. Aksi takdirde görevimizi yerine getiremeyiz."
Baley, "Yapma, Daneel," dedi. "Üçüncü Robotik Kuralı, 'Bir robot kendi varlığını korumalıdır,' der. Ama bu Birinci ve İkinci Kurallara aykırı olmadığı sürece.' İkinci Kural, 'Bir robot kendisine bir insan tarafından verilen emirlere uymak zorundadır,' diye açıklar. 'Bu emirlerin Birinci Kurala aykırı olmamaları şartıyla. Ve Birinci Kural da şunu emreder: 'Bir robot bir insana zarar veremez. Ya da gerektiği zaman harekete geçmeyerek bir insanın zarar görmesine razı olamaz.' Bir insan bir robota kendi kendisini parçalamasını emredebilir. Ve robot da o zaman kafasını parçalamak için kendi gücünü kullanır. Sonra... bir insan bir robota saldırabilir. Robot o insanı ona zarar vermeden durduramaz. Bu da Birinci Kuralı çiğnemek olur."
Daneel, "Sen herhalde Arzdaki robotları düşünüyorsun," diye karşılık verdi.
"Aurora'da ve diğer Uzaycı dünyalarında robotlara Arzdakinden çok daha fazla değer verilir. Bu robotlar genellikle daha karmaşık, yetenekli ve değerlidir. Üçüncü Kural, İkincisine oranla Uzaycı dünyalarında Arzda olduğundan çok daha güçlüdür. Bir insan bir robota kendi kendisini parçalamasını emredebilir. Robot o zaman bunun nedenini sorar. Bu emri yerine getirmesi için de gerçekten geçerli bir neden olması gerekir. Belirli bir tehlike örneğin. Bir robot kendisine saldıran bir insanı durdurmaya çalışırken Birinci Kuralı da çiğnemiş olmaz. Çünkü Aurora'lı robotlar bir insanı ona zarar vermeden durduracak kadar beceriklidirler."
"Ama diyelim ki bir insan bir robota, 'Sen kendini parçalamadığın takdirde ben öleceğim,' diye açıkladı. Bu durumda robot kendisini parçalamaz mı?"
"Aurora'lı bir robot böyle bir emre körü körüne itaat etmez. O insanın gerçekten öleceğini gösteren kesin kanıtlar bulunması gerekir."
"Ama zeki bir insan robotun onun gerçekten büyük bir tehlikeyle karşı karşıya olduğunu sanmasını sağlayacak olaylar yaratabilir. Bu cinayeti ahmak, tecrübesiz ve genç birinin işleyemeyeceğini söylemenin nedeni bunun için güçlü bir zekanın gerekmesi mi?"
Daneel, "Hayır, Ortak Elijah," dedi. "Değil."
"Kurduğum mantık dizisinde bir hata var mı?"
"Hiç yok."
"O halde belki de robotun parçalandığını düşünerek hata yaptım. Öyle mi?"
"Evet, Ortak Elijah."
Baley, Demachek'in gerçeği öğrendiği anlaşılıyor, diye düşündü. "O halde, Jander'in kafası zarar gördü! Bu bir 'Roben' durumu. Tam ve düzeltilmesi imkânsız bir şey."
"Roben mi?"
"Bu robot engelleme teriminin kısaltılmışı. Pozitronik yolların bir daha çalışamayacak biçimde engellenmesi anlamına geliyor."
"Biz Aurora'da 'roben' sözünü kullanmayız, Ortak Elijah."
"Hangi sözü kullanıyorsunuz bu durumlarda?"
"Kafa donması terimini."
"İki terim de aynı durumu açıklıyor."
"Aurora'lılarla konuşurken bizim terimimizi kullanman akıllıca olur, Ortak Elijah.
Yoksa sözlerini anlayamazlar, konuşma engellenir."
"Pekâlâ. Ben de 'kafa donması' derim. Böyle bir şey durup dururken olabilir mi?"
"Evet. Ama robotik uzmanları bu olasılığın yok sayılacak kadar zayıf olduğunu söylüyorlar. İnsana benzeyen bir robot olarak kafa donmasına yaklaşan bir duruma bile düşmediğimi söyleyebilirim."
"O halde, bir insanın kafa donmasına yol açacak bir durum yarattığını düşünmemiz gerekiyor."
"Dr. Fastolfe'un düşmanları da bunu iddia ediyorlar, Ortak Elijah."
"Bunu yapmak için insanın robotik eğitimi görmüş, tecrübeli ve usta biri olması gerekir. Bu nedenle de bu cinayetin sorumlusu aptal, tecrübesiz ve genç biri olamaz."
"Bu doğal bir sonuç, Ortak Elijah."
"Aurora'da bu bakımdan yeteri kadar usta olan kişilerin bir listesi çıkarılabilir. Böylece bir şüpheliler grubu oluşur. Onların pek fazla olduğunu sanmıyorum."
"Aslında bu yapıldı. Ortak Elijah."
"Liste çok uzun mu?"
"Bu uzun listede bir tek ad var."
Bu kez Baley durakladı. Öfkeyle, haykırır gibi sordu. "Bir tek ad mı?"
Daneel, sakin sakin, "Yalnızca bir tek ad, Ortak Elijah," dedi. "Dr. Han Fastolfe bu sonuca vardı. Ve Aurora'nın en büyük teorik robotik uzmanı da odur."
"O halde bu olayın esrarlı olan tarafı nedir? O tek ad kimin?"
R. Daneel Olivavv, "Tabii Dr. Han Fastolfe'un," diye cevap verdi. "Sana onun Aurora'nın en büyük teorik robotik uzmanı olduğunu söyledim. Dr. Fastolfe'a göre ancak kendisi geride bir iz bırakmadan Jander Panell'in kafasının donmasını sağlayabilirmiş. Ama Dr. Fastolfe bunu yapmadığını da söylüyor."
"Ama bunu başkasının yapamayacağını da söylüyor sanırım."
"Gerçekten öyle, Ortak Elijah. İşte oiayın çözümlenemeyen yanı da bu."
"Ya Dr. Fastolfe..." Baley durakladı, Daneel'e Fastolfe'un yalan söyleyip söylemediğini sormasının yararı olmayacaktı. Aurora'lının yanılıp yanılmadığını da. Çünkü Daneel'i Dr. Fastolfe programlamıştı. Arzlı bu yüzden mümkün olduğu kadar uysalca bir tavırla konuşmaya çalışarak ekledi. "Bu konuyu düşüneceğim, Daneel. Sonra seninle tekrar konuşuruz."
"İyi olur, Ortak Elijah. Zaten uyku zamanı da geldi. Belki de Aurora'da olayların baskısı yüzünden düzgün bir program uygulayamayacaksın. Onun için şimdi bu fırsattan yararlanarak uyuman doğru olur. Sana yatağın nasıl çıkarıldığını ve geceliğin nasıl giyileceğini göstereceğim."
"Teşekkür ederim, Daneel." Baley kolaylıkla uyuyabileceğini sanmıyordu. Onu Aurora'ya Fastolfe'un suçsuz olduğunu kanıtlaması için gönderiyorlardı. Arzın güveni ve Baley'nin de meslek hayatının başarıyla devam etmesi için bu görevi yerine getirmesi şarttı. Ama daha Aurora'ya adımını atmadan Fastolfe'un hemen hemen suçunu itiraf ettiğini öğrenmişti.
* * *
Baley sonunda uyudu. Önce Daneel ona yalancı çekim görevini yapan alan yoğunluğunu nasıl azaltacağını gösterdi.
"Alan yoğunluğu sıfıra indirilemez. Hiç olmazsa bu kontrollerle yapılamaz. Zaten yer çekimi sıfıra düştüğü zaman uyumak da pek rahat olmaz. Özellikle uzay yolculuğuna alışık olmayanlar için. İnsana gerekli olan kendi ağırlığının baskısından kurtulmasını sağlayacak kadar düşük, yukarıaşağı yön duygusunun kaybolmasına yol açmayacak kadar da yüksek bir yoğunluktur. Bu her insana göre değişir. Sen de değişik yoğunlukları dene ve sana en uygun olanını bul."
Bu yepyeni duygu Baley'e Fastolfe'un itirafı ve inkarı konusunu unutturdu. Arzlı çok geçmeden uykuya daldı.
Rüyasında Arzda olduğunu gördü. Bir Ekspres yola binmişti ama kanapelerden birine oturmamıştı. Daha doğrusu hızlı şeritlerden birinin yanından havada uçuyordu. Aşağıdaki insanların hiçbiri de buna şaşmıyor, kimse kafasını kaldırarak detektife bakmıyordu. Hoş bir duyguydu bu.
Baley uyandığı zaman bu duyguyu aradı.
Ertesi sabah, aslında gerçekten sabah mıydı? Uzayda sabah ya da başka bir zaman olabilir miydi? Olamayacağı belli bir şeydi. Baley bir süre düşündü. Uyandıktan sonraki süreyi sabah saymaya karar verdi. Uyandığı zaman yediği yemeği de kahvaltı diye düşünecekti.
İşte böylece Baley ertesi sabah kahvaltı ettikten sonra kendisine verilen gazeteleri inceledi. Bunlarda robotun ölümü olayından söz edilmediğini fark etti.
Sonra bir gün önce Giskard'ın ona getirdiği kitap filmlere uzandı. Birkaç filmi çabuk çabuk seyrettikten sonra Giskard'ın kendisine yeni yetişen gençler için hazırlanmış eserler getirdiğine karar verdi. Bunlar sade bir dille yazılmışlardı ve resimler de pek çoktu. Baley, bu Giskard'ın zeka derecem konusundaki fikrini mi gösteriyor, diye düşündü. Yoksa robot bunlara ihtiyacım olduğuna mı karar verdi?
Bir süre düşündükten sonra Giskard'ın o robotça saflığı yüzünden gerçekten uygun kitaplar seçmiş olduğu sonucuna vardı. Bunu br hakaret sayarak kuruntuya kapılması yersiz olacaktı.
Baley, filmleri daha dikkatle incelemeye başladı. Bir süre sonra Daneel'in de eserleri kendisiyle birlikte okuduğunu fark etti. Bunun nedeni merak mıydı? Yoksa Daneel de oyalanmak mı istiyordu?
Baley arada sırada kamarasına bitişik olan küçük bir odadan yararlanmak zorunda kalıyordu. Bunun kapısında büyük harflerle, "ÖZEL" yazılıydı. Oda bir insana göre ve oldukça genişti. Kentteki koskocaman tuvaletlere alışmış bir insan için şaşırtıcı bir şeydi bu.
Baley, kitap filmleri incelerken ayrıntıları ezberlemeye kalkışmadı. Aurora toplumu konusunda uzman olmayı değil, yalnızca gezegeni anlamayı istiyordu.
Aurora'ya yerleşen ilk insanların tam Arzlı oldukları belli oluyordu. Siyasetleri, kavgaları, davranışları Arzlılarınkinden farksızdı. Aurora'lıların gezegene yerleşmeleri kolay olmuştu. Çünkü bu dünyaya özgü akıllı yaratıklar yoktu.
Öncüler yanlarında robotlarını da getirmişlerdi. Bu yepyeni dünyaya 'Yeni Arz' adını vermişlerdi önceleri. Çünkü Galakside ilk yerleşilen gezegen buydu. İlk Uzaycı gezegeni. Yıldılararası yolculuğun ilk meyvası. Ama öncüler Arzla olan bağlarını pek çabuk kesmişler ve gezegenlerine Roma şafak Tanrıçası Aurora'nın adını koymuşlardı. Bu gerçekten bir şafak dünyasıydı.
Gezegene yerleşenler de biraz da utana sıkıla yeni bir insan türünün ataları olduklarını açıklıyorlardı.
"İnsanlığın şimdiye kadar olan tarihi Geceydi. Sonunda Gün başlayacak. Ama bu gezegende yaşayan Aurora'lılar için...."
O sırada diğer dünyalara da yerleşilmeye başlanmıştı. Bazı Arzlılar ve Aurora'lılar gitmişlerdi bu gezegenlere. Baley buna ve diğer ayrıntılara boş verdi. O ana hatlarıyla Aurora'nın tarihçesini öğrenmek istiyordu. Detektif Aurora'lıları Arzdaki köklerinden tümüyle koparan iki değişiklik olduğunu fark etti. Bunlardan biri robotların günlük yaşamın her ayrıntısına katılmalarıydı. İkincisi ise ömrün uzaması. Robotlar daha geliştirilir ve ustalaşırlarken Aurora'lılar da onlara giderek daha fazla güvenmeye başlamışlar, ama bu konuda çaresiz kalacak duruma da düşmemişlerdi. Aurora bu bakımdan Solaria'ya hiç benzemiyordu. Yine de her şeyi robotlardan bekler olmuşlardı.
Ömrün uzaması ise tarihin akışını ağırlaştırmıştı. Artık öyle heyecanlı olaylar görülmüyordu. Baley, olayların gitgide daha yavaşladığını fark etti. Neredeyse uykusu gelecekti.
Ama Şafak Dünyası sakin, güneşli bir Güne erişmişti. Böyle bir dünyada kim fırtına çıkmasını isterdi ki!
Baley, kitap filmleri incelediği sırada bir an içi dışına dönmüşcesine acayip bir duyguya kapıldı. Ancak bir dakika sonra bu duyguya daha önce iki kez kapılmış olduğunu hatırladı, Solaria'ya giderken ve oradan dönerken.
Gemi bir 'Sıçrama' yapmıştı. Yani hiper uzaydan geçmişti.
Yer ve zamanla ilgisi olmayan bu sürede gemi parsek'lerce yol almış ve Kainatın ışık hızı limitini yenmişti. Gemiyle Arz arasında sadece mikro parsekler varken, bir an sonra Aurora'ya iyice yaklaşılmıştı.
Baley, Arzdan çok uzakta ve Aurora'nın da yakınında olduğunu fark ederek Uzaycı dünyasını görme isteğine kapıldı.
O sırada Giskard içeri girdi. 'Öğle' yemeğini getirmişti.
"Aurora'ya yaklaşıyoruz, beyim. Ama gezegeni kaptan köprüsünden görmeniz imkânsız. Zaten görülecek bir şey de yok. Şu anda Aurora'nın güneşi yalnızca parlak bir yıldız gibi gözüküyor. Aurora'nın ayrıntılarını göreblmek için birkaç gün daha ilerlememiz gerekiyor."
Baley acayip bir utanç duydu. Arzlının Aurora'yı görmek isteyeceğini düşünmüşler ve bu arzusunu daha başlangıçta kabul edemeyeceklerini bildirmişlerdi. "Pekâlâ, Giskard..."
Robot dışarı çıktı, Baley ciddi bir tavırla onun arkasından baktı. Daha başka ne kısıtlamalar olacak acaba, diye kendi kendisine soruyordu. "Görevimi başarıyla yerine getirmem zaten imkânsız. Aurora'lılar bunu daha da zorlaştırmak için başka neler yapacaklar kim bilir?