Eşi Nermin Dino Hanımefendi tam bir (Madam Rekamye)... Hani şu, (Luvr) müzesinde, Ressam (Da-vid)e ait şezlong üzerine uzanmış bir kadını gösteren meşhur tablo var ya; salonu, edebiyat halkası, (esprileriyle ün yapmış kadın; işte o!.. Nermin Dino Hanımefen-ii, Genç Şairin tanıdığı sanat alâkası ve salonunu edebiyatçılara açık tutuşu bakımından üç (Madam Rekamye) >enzerinden ilkidir. Dkincisi Lüsyen lAbdülhak Hamid, içüncüsü de (Nokta Nokta) hanımefendi...

Nermin Dino daima bir şezlong üzerindedir. Ço-ukluğundan beri çektiği, halk dilinde "ince hastalık", yani verem, aşağı yukarı durdurulmuşken onun, hesaplı bir zerafetle şezlonga uzanmış vaziyette misafir kabul etmesi için sanki bahanedir ve bu vaziyette (Madam Rekamye) vâri uzatılan eli öpmek gelenlerce mecburî gibi bir şey...

Dçlerinde meraka değer tek tip, Âbidin Dino'nun, aynı familyadan çocuk düşürmüş bir kadın hakkında (espri)si:

- Çocuğun elleri çok güzelmiş!.. Âbidin bu alaylı (espri)yi savurmuştur ama, narin parmaklı ince ve uzun ellerinin güzelliğinden pek emindir ve böyle bir dikkâte sahip değilmiş gibi görünerek hep ellerini konuşturur. Zaten yaptığı (desen)leri bir nevi el ve parmak senfonisi saymak yerinde olur. Yahudi filozof (Froyd)ün

(libido)su ve her ukdeyi insan uzviyetinde bel-libaşlı bir noktaya bağlayışı, Âbidin'in resimlerine bakarsanız parmakta tecelli eder. Parmak... Esrarlı uzuv... Kalbin iradesine göre, iyi ve kötü her şeyin yapıcılık memuriyeti onda... Sadakayı veren o, parayı çalan o, Allah is-

113 mini yazan o, kumar kâğıtlarını dizen o; okşayan, tokatlayan, diken, söken, cerrah, cellât, yol gösterici, yön kaybettirici, o, o...

Parmak, temas hassemizin, temas idrakimizin başlıca uzuvlarından biri olduğuna göre, bakın, Genç Şair, bu noktada güzel elli Âbidin Dino'da nasıl bir sahneye şahit oldu. Öyle bir sahne ki, Batılı muharrirlerin kâbus ve ihtilâç dehâsına sahip hiçbir örneğinde bu kadar yakıcı bir hayâle

rastlanamaz: Âbidin Dino da, (Bodler)in "Sun'î Cennet" adını verdiği cehennem yemişlerinden birine tutkundur: Esrar... "Aşmalı Mescit" kadrosundaki (bohem)lerin "Beyzâ Hanım" tutkunluklarına karşılık,

esrar... Esrara argosiyle "mal" ismini verir ve cebindeki olanca malını birkaç dirhem esrara feda etmekten geri kalmaz.

Bir gün, Şişli'deki evde, salona bitişik küçük bir o-dadaki sedir üzerine uzanmış, göz kapakları yarı açık, yarı baygın, yatıyor. Karşısında da bir tabureye ilişmiş, onu hayretle seyreden Genç Şair.

Odada kesif bir sigara dumanı ve keskin bir esrar kokusu... A!.. Âbidin, sağ elinin baş parmağiyle şehadet parmağını birbiri üzerinde kaydırmakta, sanki bir şeyi uğuş-turmakta, yuğurmakta... A!.. Parmaklarının arasında, minicik, düğmeye benzer, beyaz bir şey... Bu şeyi ha bire uğuşturuyor, sanki öğütüyor.

- Âbidin? - Efendim! - Nedir o, parmaklarının arasındaki? - Yasemin yaprağı...

- Ne yapıyorsun onunla?.. - Gerdeğe giriyorum! -O da nesi?.. - Hiç bir kadın cildi bu çiçeğinki kadar duygulu ve dokunaklı olamaz. - Anlayamıyorum! 114

- Nazik mi nazik, nermin mi nermin; bir o kadar da çekici, yutucu, bayıltıcı... Dki parmak arasında bütün usaresini salıveriyor, eriyor bitiyor.

Genç Şair, Âbidin Dino'nun, gözleri tavanda, kendi kendisine hitap eder gibi mırıldandığı bu lâflardan dehşete düşmüş:

- Sen diyor, adetâ bir çiçekle visale ermiş haldesin! - Ne visali?.. Hangi kadın gerçekleştirebilir bu visali?.. - Esrar mı atıyor seni bu cinnet dünyasına?..