- Ya o ölürse? 166

Bütün bir kâinat elinden çıkmış, ölümün dehşetini güya anlamış gibi oluyor. Ve çarpılıp kalıyor. Duygularını ve kadın - erkek savaşında düşüncele-| rini anlatabildiği yalınız Peyami Safa...

Peyami Safa Genç Şair'i dinlerken: - Not alınacak kadar derin ve güzel söylüyorsun! Fakat bu savaştan, sen de bir geri çekilme metodiyle muzaffer çıkmaya mecbursun!

- Mecburum ama yapabilir miyim? Dünyada en acı hal, uçuruma bile bile düşmek, kasırgaya göre göre tutul-

I mak değil mi? Dino'lar da vaziyeti uzaktan uzağa kokluyorlar ama, Genç Şair onlardan en yakını olmasına rağmen Âbidin'e işin (dramatik - hâilevî) tarafını gösteremiyor, (fantezi) cephesi üzerinde kalıyor, âdeta Âbidin Dino'nun I istihzalı bakışından kuşkulanıyor, utanıyor.

Boğazın Anadolu yakasında, saydığımız yalılardan bir dördüncüsü var ki, anlattıklarımızdan belki en haş-I metlisi...

Bu yalıda bir kabul resmi... Davetlilerin başında (Nokta Nokta) Hanımefendi var; ve Dstanbul'un her dalda I bütün ileri gelenleri ve kibarları... Genç Şair'le Âbidin I Dino da davetliler arasında ve

(Nokta Nokta)nın sosyetesi I içinde... Büyük fırsat... Dstanbul'un pek az gördüğü bu yüz-I lerce kişilik kabul resminde, Genç Şair, (Nokta Nokta)nın I özüne, maddede ve mânada bir kahramanlık heykeli gibi görünmek istiyor ve bunun formüllerini Âbidin Dino ile [ müzakere ediyor:

- Burjuvaları şaşırtmak ve çenelerini düşürmek için bak ne yaparız?.. Harikulade biçimli fraklarımızı giyeriz.

I Frakların kuyruklarına birer otomobil (straponten)i gibi I yerleşir, ellerimizde uzun yasemin çubuklar, sandalla ya-1 linin bahçesine çıkar ve aralarına dalarız. Gerisi, bakalım j nasıl gelir?.. 167

Hayâlleri güzel... Fakat ne frakları var, ne sivri yakalı kolalı gömlekleri, ne rugan papuçları... Geceye de birbuçuk gün var...

Beyoğlunun en meşhur terzisine koşuyorlar ve tepeden inme ferman ediyorlar: - Şimdi sabahın saat 10'u... Size yarın akşam saat 6'ya kadar müsaade... Bize iki frak hazırlayabilir misiniz?

Terzi bu iki deliye gülümseyerek bakıyor ve: - Evet, hazırlayabilirim, ama şu kadar para isterim. Bu akşam birinci, yarın öğle vakti de ikinci provaları yaparız; gecenin ilk saatlerinde frakları teslim alırsınız!

Genç Şair derhal parayı tosluyor, geriye kalanlar da hemen satın alınıyor, Âbidin'in güzel elleriyle Genç Şair'in küt ve kare şekilli ellerine bir de manikür çektiriliyor, biçimlerini harika buldukları fraklar sırta geçiriliyor; Bebek'ten sandal, karşı yaka ve yalı... Ellerde de uzun, yasemin çubuklar... Arif Dino'nun alay için, biraz da kıskançlığından (Dülsine dö Tobozo - Don Kişot'un sevgilisi) diye çerçevelediği (Nokta Nokta), büfenin önünde, yanında Yahya Kemâl ve (kont)lardan biri...

Nasıl olup da Türk millî sanat marşiyle karşılanmadıklarına hayret edercesine böbürlenici bir eda içinde Genç Şair ve yanında alaycı (Sanşo pança)sı, (Nokta Nokta) hanımefendinin yüksek

huzurlarında boyun kırıyorlar. (Dülsine dö Tobozo) her zamanki haline eş, bir ve-kar ve azamet makyajı içindedir ve böyleyken Genç Şair'i görmekten gelen heyecan ve alâkasını gizlemeye ihtiyaç duymamaktadır.

Sabaha kadar süren, bu, birbirlerine perçinleniş Yahya Kemâl'in gözünden kaçmıyor ve bir ara, Genç Şair'in kulağına eğilip fısıldıyor:

- Yahu, biz bu hanımın sadece elini öpebilmek için 168

ne yapacağımızı bilemez ve alâkasını çekemezdik. Sende hangi tılsım var ki, bizim 10 yıldır alamadığımız mesafeyi birkaç ay içinde devşirebiliyorsun?